Tosyalı Yeşil Çelik Üretimiyle Dünyaya İlham Veriyor

Türkiye’nin küresel yeşil çelik üreticisi Tosyalı, ileri teknoloji, güneş ve hidrojen gibi temiz enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlar, düşük karbon ayak izine sahip olduğunu gösteren EPD belgeleri ve yeni V-Green yeşil çelik markasıyla, demir-çelik sektörünün yeşil dönüşümüne ilham vermeye devam ediyor. Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Avrupa Yeşil Mutabakatı, bir tehdit değil, yeşil ekonomiye geçiş sürecinde endüstriyel dönüşüm için bir fırsat. Demir-çelik sektörü de sahip olduğu geniş etki alanıyla bu dönüşüm sürecinin en önemli aktörü olmaya aday” diyerek sektörün yeşil dönüşümdeki kilit rolüne işaret ediyor.

Demir-çelik belki de gıda ve tekstille birlikte en eski ve köklü sektörlerden biri. Bugün çelik neredeyse yaşamın her noktasında, form değiştirerek de olsa bir şekilde insan hayatını etkiliyor.

Konutlar ve Yapılar: Evlerimizin inşasında çelik kullanılır. Çelik çerçeveler, kolonlar ve kirişler binaların dayanıklılığını sağlar.

Taşıma Araçları: Otobüsler, metrolar ve otomobiller gibi taşıma araçlarında çelik önemli bir bileşendir. Bu araçların şasi ve gövdeleri genellikle çelikten yapılır.

Boru Hatları: Evlerimize su ve doğalgaz taşıyan borular genellikle çelikten üretilir. Çelik borular, dayanıklılık ve uzun ömürlülük sağlar.

Beyaz Eşya ve Elektronik Ürünler: Buzdolapları, çamaşır makineleri gibi beyaz eşya ürünlerinde ve televizyon gibi elektronik ürünlerde çelik kullanılır. Çelik, bu ürünlerin sağlam ve dayanıklı olmasını sağlar.

Alt Yapı ve Üst Yapı Sistemleri: Çelik, köprüler, barajlar, tren rayları gibi altyapı projelerinde ve gökdelenler gibi üst yapı projelerinde yaygın olarak kullanılır. Bu yapıların güvenliği ve dayanıklılığı için çelik vazgeçilmezdir.

Dünyada özellikle AB Yeşil Mubakat ile ivme kazanan yeşil dönüşümün, demir-çelik olmadan gerçekleşmesini beklemek, çeliğin bu geniş etki alanı sebebiyle pek mümkün görünmüyor. Çelik küresel karbon salımının %7'sinden sorumlu. Küresel enerji talebinin ise yaklaşık %8'i çelik sektörüne ait. Yenilenebilir enerji, hidrojen, rüzgar ve elektrikli araçlar gibi diğer ilintili sektörleri de düşündüğümüzde çeliğin yeşil dönüşümde nasıl bir etkiye sahip olabileceği çok daha iyi anlaşılıyor. Hatta yapılan bazı hesaplamalara göre sadece yenilenebilir enerji üretiminin arttırılması için 74 milyon tondan fazla çeliğe ihtiyaç duyulacak. Anlaşılan o ki Net Sıfır çağı başlayacaksa bunun yolu demir-çelik sektörünün dönüşümüyle açılacak.

Bunun farkında olan bazı küresel demir-çelik üreticileri şimdiden yeşil dönüşümü başlatmış durumdalar. Bunlardan biri de Türkiye’nin küresel demir-çelik üreticisi Tosyalı Holding. Tosyalı 3 kıtada sayıları 40’a yaklaşan tesis, 10 milyon ton yıllık üretim kapasitesi ve yaklaşık 15 bin çalışanıyla dünyanın öncü yeşil çelik üreticilerinden biri. Türkiye’de ve Cezayir’deki yatırımlarının tamamı karbonsuz çelik üretimine odaklı.

AB Yeşil Mutabakatı ile başlayan sürecin bir fırsat olduğunu dile getiren Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Bir tarafta AB Yeşil Mutabakat, bir tarafta, ABD tarihinin en büyük “iklim paketi” olarak nitelenen Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA). Avrupa’dan başlayan bu hareket tüm kıtaları saracak. O yüzden bunu bölgesel bir mesele olarak ya da çok fazla zamana yayarak yürütülebilecek bir mesele olarak algılamak çok doğru değil. Avrupa Yeşil Mutabakatı bence yeşil ekonomiye geçiş sürecinde endüstriyel dönüşüm için bir fırsat. Demir-çelik sektörü de sahip olduğu geniş etki alanıyla bu dönüşüm sürecinin en önemli aktörü olmaya aday” diyerek çelik sektörünün yeşil dönüşümdeki kilit rolüne işaret ediyor.

Çelik Üretiminde Hidrojen Kullanımı Artıyor

Yeşil dönüşümün temel birkaç ayağı olduğunu söyleyen Fuat Tosyalı, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının bu süreçte en önemli gündem maddesi olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Küresel çelik üretiminde fosil yakıtlar %75'lik bir paya sahip. Yoğunluk kömürde. O yüzden temiz enerji yatırımları sektörümüz için en kritik konu. Yenilenebilir enerji, sıfıra yakın emisyon üreten temiz yakıtlar, enerji depolama, akıllı enerji yönetim sistemleri ve daha birçok teknolojik ve inovatif sistem var. Yenilenebilir kaynak kullanımında özellikle sanayi tesislerinin çatılarına ve tesis içerisindeki farklı alanlara kurulan GES’lerin çok daha kullanışlı ve uygulanabilir olduğunu söyleyebilirim. Tabii üretimde sadece elektrik ve yenilenebilir enerji karbon salımı azaltımı için kısa ve orta vadede yeterli değil. Sektör kömürü terk ederken yöneldiği yollardan ilki doğal gaz. Fakat o da günün sonunda üretim açısından yenilenebilir ve tamamen temiz bir kaynak değil. Bizim, doğal gazın yerine direkt olarak kullanabileceğimiz temiz enerji kaynaklarına ihtiyacımız var. Bu konuda en öne çıkan ise hidrojen. Farklı araştırmalarda üretim süreçlerinde yeşil hidrojen kullanımının emisyonları %97'ye kadar azaltma potansiyeline sahip olduğunu görüyoruz.”

Dünyanın En Büyük Çatı Üstü GES Projesi

Tosyalı Holding’in temiz bir enerji kaynağı olarak güneşe önemli yatırımlar yapmaya devam ettiğini ifade eden Fuat Tosyalı, “Üretimde kömür kullanımının yarattığı karbon salımı dünyanın geleceği için ciddi bir risk ve bu riskin yarattığı çevresel maliyet her geçen gün artıyor. Biz Tosyalı olarak hiçbir zaman sırtımızı kömür bazlı enerjiye dayamadık. Aslında en kolayı oydu. Bilinendi. Yatırım maliyeti daha azdı. Ama biz dünyanın geleceğini, bir parçası olduğumuz ekosistemin sürdürülebilirliğini düşünerek temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneldik. Örneğin uzun süredir güneş enerjisine ciddi yatırımlar yapıyoruz. Aynı anda tüm tesislerimizde yaptığımız yatırımla hayata geçirdiğimiz GES projesi ile 235 MW kurulu güce ulaşarak dünyanın en büyük çatı üstü GES’ine sahip şirketi konumuna ulaşmış durumdayız. Bu projeyle yaklaşık 171 milyon kg karbon salımını engelleyerek aynı zamanda dünyanın en yeşil çelik üretimini yapan çelik üreticilerinden biri olduk. GES yatırımlarımız devam edecek.

2025 yılı itibarıyla planladığımız GES yatırımlarıyla öz üretimimizden temin ettiğimiz elektrik, toplam elektrik kullanımımızın %50’sini oluşturacak” diyerek şirketlerin zaman zaman ‘fırsat ve tehdit’ ikileminde kaldıklarında aslında ileri dönük adımlar atarak nasıl fırsat pencereleri açabileceğine yönelik iyi bir örnek veriyor.

Çelik Üretiminde %100 Yeşil Hidrojen Kullanabilen İleri Teknoloji

Hidrojenin çelik üretiminde kullanılabildiğini ve mevcut tesislerinde bu teknolojileri kullandıklarını belirten Fuat Tosyalı, ancak hidrojenin ana enerji kaynağı olarak kullanılmasının zor olduğunu, bu konuda araştırmaların sürdüğünü ve ileri teknolojiyle kademeli geçişin mümkün olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürüyor: “AB genelinde çeşitli sektörde 80 hidrojen projesi için 17 milyar euronun üzerinde kamu desteğine onay verilmiş durumda. Ayrıca Avrupa Komisyonu, İtalya’da Puglia bölgesinde çelik endüstrini karbonsuz hale getirme hedefi doğrultusunda yeşil bir hidrojen üretim merkezi oluşturmak için 402 milyon Euro'luk bir fon sağladı. Tüm dünyada hidrojenin üretimde kullanımı için ciddi bir eğilim var, bu çelik üretiminde sıfır emisyon adına bir devrim demek. Bu tür teknolojilere dünyada yatırım yapan şirket sayısı bir elin parmaklarını geçmez, bunlardan biri de Tosyalı. Bizim de Cezayir 4. Etap yassı çelik yatırımlarımız dahilinde MIDREX teknolojisi ile hayata geçirdiğimiz ikinci DRI üretim tesisimiz %100 hidrojen ile çalışabilecek. Birkaç farklı hidrojen üretim teknolojisi üzerine çalışıyoruz. Hedefimiz, bu çalışmalarımızı tamamlayıp Türkiye’de de tamamen yeşil hidrojen ile yeşil çelik üretmek…”

Çeliğin Yeşil Pasaportu EPD Avrupa Kapılarını Açıyor

Yeşil çelik üretiminin mümkün olduğunu ancak bunu belgelendirmediğinizde yapılanların sözde kalacağını dile getiren Fuat Tosyalı, yeşil çelik üretiminin henüz bebek adımlarını attığını, fakat bu dönüşümün hem karbon salımını azaltmada hem de sektörde rekabette yeni normal olarak ciddi bir ekonomik potansiyel de yarattığını ifade ederek “AB, 2026’da karbon vergilerini uygulamaya başlayacak. Ülke olarak bu konuda kaydedeceğimiz ilerleme, sektörümüz için AB’ye girişte yeşil pasaport gibi olacak. Bu pasaport ile ABD dahil birçok gelişmiş pazara çok daha rahat bir şekilde katma değerli ihracat yapabiliriz. Tosyalı olarak sektörümüzde Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması raporlamasını fiili değerleri ile yapan ve ulaştığı bu düşük değerlerini müşterileri ile paylaşan ilk şirketlerden biriyiz. Uçtan uca sadece kendi hammaddelerimizle ürettiğimiz ürünlerde ise ürün bazlı emisyonlarda rakiplerimizden ve kabul değerlerden neredeyse %50 daha az karbon salımı gerçekleştiriyoruz. Birçok tesisimizde tüm ürün kategorilerinde yeşil çelik üretiminde çok önemli olan, karbon ayak izini gösteren EPD, Çevresel Ürün Beyanı belgelerimizi aldık. En düşük karbon ayak izine sahip üreticilerden biri olduğumuzu belgelendirdik. Sıfıra yakın emisyonlu çelik şu anda küresel pazarda %1'inden daha az bir paya sahip. Ancak yapılan bazı araştırmalarda yeşil çelik pazarının yıllık ortalama %125’lik büyüme ile 2030’da 120 milyar doları aşacağı öngörülüyor. Bu potansiyeli iyi değerlendirmek gerekiyor. Biz de Tosyalı olarak sertifikalı yeşil çelik ürünlerimizden oluşan V-Green markamızı kısa bir süre önce Almanya’da, dünyanın en önemli çelik fuarı olan Tube & Wire Fuarı’nda tanıttık. Tüm bu sürdürülebilirlik yatırımlarımızı devam ettirerek önümüzdeki 5 yılda sadece dünyanın en büyük 20 çelik şirketinden biri değil, aynı zamanda sayılı yeşil çelik üreticilerinden biri olmayı hedefliyoruz” diyerek yeşil çelik üretiminin gelecekte yaratacağı ekonomik potansiyele de dikkat çekiyor.